Bu başlığı kullanalım “dikkat çeker” diye Gökhan’a yazdığımda kendimle ilgili bir hoşluk hissetmiştim; ancak sonrasında biraz araştırınca bu başlığı kullanan bazı Türk kaynaklara denk geldim – hepsinden özür diliyorum kopyalamak niyetinde değildim, bence Covid döneminde değişen önceliklerin yarattığı fırtınayı ve insan kaynaklarının tutumunu simgeleyebilir diye düşündüm. Kaynaklara bakınca yabancı kaynaklara da göz attım ve yabancı kaynakların bu konuya daha yapıcı yaklaştığını fark ettim. Bunu fark edince iki seçeneğim var diye düşündüm; “game over” diye düşünenlere bu işin üstesinden ancak sıkı bir dönüşüm kafası ve uygulamalı bir program ile gelinir demek istiyorum. İkinci seçenekte olanlar için; bu zaten dönüşümün kendisi, aslında “oyun yeni başlıyor” diyenlere neler yapabileceklerine dair bazı ipuçları toparladım – iyi okumalar.
Gelelim birinci seçenekte “game over” diye düşünen işletmelere ve ilgili fonksiyonlarına.
Aslında belirsizliğin bu kadar tavan yaptığı ekonomik belirsizliklerin sosyal problemlerle bu kadar zenginleştirildiği çok dönem olmadı hem lokalde hem globalde. Üstüne X,Y,Z kuşaklarının değişen önceliklerini ve yükselen yıldız “dijitalleşme” eklenince durumlar kilitlendi. Bence bunda bir anormallik yok her şeyin bir anda bu kadar karıştığı zamanlarda belki de durmak en iyisi olabilir. Durmak ne demek diyecek olursanız biraz daha az aksiyon biraz daha çok düşünme, gözden geçirme ve veri analizi iyi gelebilir diye düşünüyorum. Çalışanlardan iç görü almak, deneyimlerini zenginleştirmek ve normalde zaman bulamadığımız konulara bakmak iyi olabilir. Tabi bunlar moda terimler olabilir ancak bir yerden başlamak ve gelişmelere dönüşüm kafası ile daha farklılaştırma ekseninden bakmak mümkün olabilir. Nitekim bu dönemde bu sıkıntıları sadece belirli işletmeler değil pek çoğu benzer şekilde yaşıyor. Durmak ve yeni perspektifler getirmek için bazı bildiklerimizi bırakmak güzel bir yol olabilir. Aslında dönüşen insanlar değil sanki alışkanlıklar dönüşüyor – ve sanki nesiller değil herkes dönüşüyor. Mesela ben trafiğe girmeden tüm eğitimlerimi dijital ortamlardan aktarmayı tercih ediyorum.
Bu mümkün değil diyen sesleri duyar gibiyim – elbette Türkiye’de “olmaz” diyenlerin sayısı zaten her zaman “olabilir” diyenleri ezmiştir. O yüzden de genelde “kabuğu kırmak” kültürel bariyerlere çarpmaya devam ediyor Peki o zaman kabuller yapsak? Mesela desek ki “turn over” bizim işimizin zaten en doğal özelliği? Bu özelliği bilerek işimizi yönetelim ve doldur boşalt sistemi kuralım, çok insanı işe alalım ve birçoğunun yine gideceğini kabul edelim – dijital araçları kullanarak biraz yapay zeka deneyelim ve en doğru adayları seçmeyi algoritmalara bırakalım? Sistem sürekli bulsun, seçsin ve yerleştirsin ama gidecek olanlara da duygusal tepkiler vermesin?
Gelelim ikinci seçeneğe; “oyun yeni başlıyor” diye düşünen işletmelere ve düşünürlerine.
Bu konuda literatür çok sağlam araştırmanızı tavsiye ederim ancak ben burnumuzun dibinde olan bitenlere odaklanmayı ve bunu araştırmalarımla anlamlandırmayı tercih ederim. İşlerini uzaktan yapabilen ve özellikle daha çok genç kuşaklar her gün işe gelmek istemiyor gibiler. 3 iş günü evden çalışayım kalan 2 günü en çok gelirim diyenler sanki çok olacak. Sadece 3 gün çalışayım ona göre maaş alayım diyebilecek olanların sayısı da fena olamayabilir – hatta tamamen 3 günü uzaktan Ege’de bir kasabadan ekrandan çalışarak ben bu işi çok iyi yaparım diyenlerin sayısı bu kümede daha çok olabilir.
Sahada çalışanlar ve mavi yakalılar için durumlar farklı mı? Elbette! Onlar bu dünyayı ayakta tutan fiziksel işleri üstlenen kahramanlar ve onlar her gün korkarak ama yine de inanarak sahaya gitmeye devam ettiler. Kendilerine anlam yükleyen bazı meslek grupları başta sağlık çalışanları, lojistik işinde olanlar ve hizmet noktalarında işlerini devam ettirenlere saygımız çok. Niye yapar insanlar bu zor işleri diye soranlara cevap bulmak zor değil: Anlam bulmak kilit burada. İşinde ve hayatında kendine anlam bulanlar zor koşullara daha çok dayanırlar. İnsanın anlam arayışı bitmedi bitmeyecek ama insanlık bunu öğrenecek – sahada olan çalışanlarınıza anlam katın değerlerini ifade edin onları pamuklar içinde tutun ve her şeyin aslında para olmadığını anlayanlarla kader birliği kurun – kolektif olun birlik olun!
Comments